Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Murat Ağırel, CHP lideri ile görüşmesini bugünkü “Kılıçdaroğlu o sözleri nasıl açıkladı” başlıklı yazısında yazdı.
Agirel şunları yazdı:
“Bugün bir yazı yazdım. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Sayın Başkan’ diyerek davet ettim. Kılıçdaroğlu, çık açıkla.”
Yazıda, Sözcü gazetesinde Başak Kaya’nın imzasıyla çıkan yazıda, Kılıçdaroğlu’nun tezi şu şekilde ifade ediliyor: “Partide konuştuklarımızın bir kısmı elbette aramızda kalmalı. Ama parti içi meseleler köşe yazarları aracılığıyla tartışılıyor. “Kimin nereden, ne maaş aldığını çok iyi biliyorum” sözünü sordum kendisine.
Zira bu açıklamalar Pelikan kümesine yakın troller tarafından köpürtülmüştür.
Yayınlandıktan sonra Kılıçdaroğlu aradı. Konuştuk.
“Yazınızı okudum. Allah aşkına, ne çekiyoruz bu trollerden?” Sözlerine sitemle başladı.
Ayrıca şunları söyledi:
“Murat Ağırel denilince akla yolsuzlukla mücadele için her türlü fedakarlığı yapan insanlar geliyor. Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, onlar da sizin gibi ömürlerini hapiste geçirdiler, çünkü doğruları yazdılar. Allah aşkına Murat Ağırel’le de Barış’la da bir sorunum olabilir mi?
Yani o sözleri bizim için söylemediğini açıkça söyledi. Barışlar için söylemediğini de biliyorduk, ne ben ne de diğer ahlaklı gazeteciler.
Ancak bu kadar muğlak bir ifade ortaya atıldığında, düşmanlarımız tarafından hızla bize karşı bir silah olarak kullanılır.
Bu sözleri Sayın Kılıçdaroğlu’na motto olarak söyledim. Kemal Kılıçdaroğlu’nu bir genel lider olarak eleştirir ve eleştiririm… Ülkemin adına da zaman zaman kaygılarımı dile getiriyorum.
Bizim için olan şu; en son bir dava için hapse girdik. Şu anda hem müşteki hem de sanık olduğumuz yüzlerce davadan yargılanıyoruz. Barış Pehlivan ve ben kontrollü özgürlüğün dışındayız. Yarın ya da ertesi gün hapse girme ihtimalimiz çok yüksek. Ancak yazıyoruz.
‘GELİR NEREDE ONA SORUN’
Bu noktada kızdığım ve sitem ettiğim bir konu daha var. Kılıçdaroğlu’na onu hatırlattım…
Önceki gün Odatv’den arandım. Bir trolün sözlerini alıp bize “Para alıyor musunuz?”
Odatv’nin haberini hatırlatınca Kılıçdaroğlu’ndan beklemediğim bir tepki aldım.
Aynen şöyle dedi:
“Odatv’nin geliri nereden geliyor diye soruyorsunuz? Barışlar Odatv’den neden ayrıldı? Müyesser Yıldız neden ayrıldı? Ben de biliyorum, sen de biliyorsun. Odatv izlerdim, izlerdim, siteyi yaklaşık 6 aydır açmıyorum bile. Çünkü güvenmiyorum, güvenmiyorum.”
Ardından Cumhuriyet gazetesi yazarları hakkında böyle bir açıklama yapamayacağını belirterek şunları söyledi:
“Sizler yazılarınızla, kaleminizle bu ülkenin aydınlık yüzlerisiniz. Size hiçbir şey söylemeye hakkımız yok. Yazıyorsun, eleştiriyorsun. Yazılarınızı ve eleştirilerinizi büyük bir dikkatle okuyoruz. Bir yanlışlık varsa telefonu açıyoruz, ‘Sen yazdın Murat Bey ama şu yönü de var’ diyoruz. En azından niyetimizi size ileteceğiz. Yoksa sadece size değil, Cumhuriyetin tüm yazarlarına saygım var. Kale gibi, gazete orada, öyle bakmanı istiyorum.”
Kılıçdaroğlu, Sözcü’deki haberde yer alan sözleriyle ilgili küme toplantılarında yaptığı açıklamaların dikkate alınmasını istedi ve “Grup toplantıları dışında bir açıklamam yok. Belli trol hesaplar alıp ben söylemişim gibi yazıyorlar. 24 saat hangisini düzelteceksin, her türlü yalan yanlış… Hangisini düzelteceksin?”
Son olarak, “Sizinle ilgili bir cümle kurarken son derece hassasız. Daha önce hiç böyle bir ifade kullanmamıştık. Bir şey olursa yine de açarız, konuşuruz” dedi ve görüşmeyi tamamladık.
Duyarlılığından dolayı kendisine teşekkür ederim.
Sonuç olarak, halkın onuru, menfaati ve kamu yararı adına -ve hiçbir gerçek gazeteci yeterli koşullarda yaşamıyor- gerekirse aç kalarak aynı satırda yazmaya devam edecek ve yolsuzluğa, tarikatlara ve mafya yapılanmalarına karşı durmaya devam edeceğiz.
Kalemimizi kırmaya, boğarak sesimizi kısmaya çalışsalar da ne trol ordusu, ne Pelikancı, ne FETÖ’cüler, ne ihaleciler, ne paracılar susturamayacak bizi.” (KAYNAK)
